Akil caginin baslangici olan 17. yüzyilda kötülük sorunu atesli tartismalara konu oluyordu. Ama asil mesele Tanri kavrayisini aklin isiginda yerli yerine oturtmakti ve temel soru da suydu
Tanrinin varligi ve yaptiklari Insan akliyla aciklanabIlIr ve yargilanabIlIr mi
Ve diger sorular da geliyordu ardi sira
Tanri bu dünyayi nasil ve neden yaratti
Bu dünya, mümkün dünyalar icinde en iyi olan midir
Her seye gücü yeten, her seyi bilen mutlak iyi Tanri
bu kadar kötülüge neden izin veriyor
Tanri adilse, iyi insanlarin basina neden kötü seyler geliyor
Bu sorulara yanit arayan, gecmisleri kadar mizaclari da birbirinden cok farkli üc düsünürün, Leibniz, Arnauld ve Malebranchein yolu 17. yüzyilin ikinci yarisinda, entelektüel tarihinin en canli günlerini yasayan Pariste kesisir. Kisisel hirslari ve kaygilariyla da örülü, yüz yüze oldugu kadar mektuplarla da süren atesli bir tartisma baslar aralarinda...
Ve onlarin yaklasik dört asir önce Tanri ve kötülük üzerine sorduklari sorular ve verdikleri yanitlar hem felsefe hem de din acisindan bugün bile gecerliligini korumaktadir.
Steven Nadler, bir solukta okuyacaginiz, roman tadindaki Mümkün Dünyalarin En Iyisi kitabiyla, Tanri ve yasadigimiz dünyaya yeni bir gözle bakmaya davet ediyor bizi.