Gec dönem modernlerin en büyüklerinden biri.
JOHN UPDIKE
20. yüzyilin en önemli yazarlarindan Witold Gombrowicz, basyapitlarindan Trans-Atlantikte modern dünya insaninin baslica acmazi göcmenlik ve yersiz-yurtsuzlasma deneyimini ele alir. Eski söylence ve anlati tekniklerinden esinler tasiyan bu benzersiz roman, belki de yazarin en kisisel eseridir. II. Dünya Savasi arifesinde, ülkesini Nazilerin isgal etmesi üzerine Arjantine ayak basan ve anavataniyla da, kendini yok eden anakarayla da baglarini koparan genc bir yazarin senlikli ve absürt maceralarini anlatan Trans-Atlantik, özünde pusulasini kaybetmis bir dünyada ferdin devletle ve tarihle hesaplasmasini konu edinir.
Bir sürgün olarak Gombrowiczin kendi yasadiklarindan izler tasiyan Trans-Atlantik, mizah ve yergiyle sivanmis, savas ve dehseti üzerine karanlik öngörülerle örülmüs, milliyetciligin, cinsiyetciligin, savas cigirtkanliginin dar ve kof kaliplari karsisinda bireyden, toplumdan ve hayalgücünden yana taraf tutan, radikal ve cüretkar bir baskaldiridir...
Gombrowiczin önceki ve sonraki eserleri de harikuladedir ama Trans-Atlantik onlardan üstündür. Trans-Atlantikteki incelikli cokseslilik carpici etkisini Gombrowiczin üsluplastirmasindan alir. Bir sanat yapiti, büyük nitelemesini ancak yazarinin can alici yöntemler icat etmesiyle
ve bu yöntemleri, ardindan gelen kimsenin basarili bir sekilde taklit edemeyecegi derecede ustaca kullanmasiyla kazanir. Trans-Atlantikte söz konusu olan da iste budur.
STANISLAW BARANCZAK