Gyula Krdy, modern edebiyatin mihenk taslari arasina girebilmis büyüleyici eseri Günebakanda, bizleri Budapeste sokaklarinda, kirsallarinda ve tavernalarinda dolastirir. Zarif bir yasam sürdürme arzusunun insani delilige ve tutkunun derinliklerine nasil sürükledigini anlatirken; genc Evelinein sehir yasamini terk edip umutsuz aski Klmndan uzaklasmak icin tasraya yerlesmesini, Evelinein askiyla yanip tutusan Hayalperest lmosun melankolisini ve siradisi bir kadin olan Bayan Maszkerdinin ziyaretlerini carpici bir bicem ve kurgu ile gözler önüne serer. Krdy, imge-yogun ve gizli anlamlarla örülü bir dile; arzunun degisken dogasini ve renklerini olaganüstü bir sekilde yansitabilen ender yazarlardandir. Günebakan, Krdynin dünyasina mükemmel bir örnek teskil ederken; Robert Walser, Bruno Schulz, Joseph Roth, Marcel Proust ve James Joyce gibi dahilerin arasinda gösterilir.
Krdy ve Günebakani Avrupai hayal gücünün tozlu tavan arasinda mutlu bir seyler bulmak gibi. Siradisi bir sekilde kaleme alinmis ve silik hayallerle dolu...
Krdynin edebi gücü ve mükemmelligi, gecmisin bir tahlili gibi... Edebiyat dünyasinda hayal edileni gercege aktarabilen nadir isimlerden biri... Birkac kelimeyle bile insanoglunun zalimligini, tabiatini, umutsuzlugu ve kadin erkek iliskilerini özetleyen bir yazar.
Gyula Krdy... Macaristanin Proustu.

Krdy hayali insanlardan, hayali olaylardan, rüyalari andiran yerlerden bahsediyor, ama kisilerinin ve yerlerinin özü gercekligiyle insani sasirtiyor, zihnimizde yankilaniyor, bizi tam kalbimizden vuruyor.
Gyula Krdynin lanetli sairler, kader mahkmu aristokratlar, rüyalari andiran bir erotizme bürünmüs ev sahibeleri ve köylü, kaba toprak agalari gibi zeka isiltisi sacan, acikca pastoral olmakta inat eden, modasi gecmis, yari efsanevi kahramanlari kusursuz bir yüzyil sonu sanati; art nouveaunun nesir hali.