Fransiz Devriminden I. Dünya Savasina kadar ondokuzuncu yüzyil tarihini ele aldigi üclemesinin bu orta kitabinda Hobsbawm, ekonomiden sanata, bilimden laiklige burjuva dünyasinin yerlesiklesme sürecini, hegemonik liberalizmin hemen her kisi ve grubun kendiliginden ideolojisi haline gelisini, yanli ama adil bir tarihci tavriyla ansiklopedik bilgileri ete kemige büründürerek anlatiyor.
Dönemin en carpici yani, kapitalizmin bütün dünyaya yayilmasi, ilk kez Ingilterenin egemenliginde uluslararasi tek bir ekonominin ortaya cikmasiydi. Bu sürecte milyonlarca yoksul insan tarihteki en büyük göc hareketini baslatti. Endüstrilesme ve kentlesme, en büyük ivmelerini bu dönemde kazandi. Demokrasi ve milliyetcilik, muhafazakarlarin ve monarsilerin karsi duramayacaklari tarihsel gücler haline geldi. Marx, Enternasyonal, yenilecegi bastan belli olan ömre bedel Paris Komünü bu dönemde tarih sahnesine cikti. Kitleler siyasi yasamda sayilmasi, hesaba katilmasi gereken bir etkendi artik.
Liberal olmayan kitle hareketlerinin, us disiligin yaratacagi sok dalgalarina henüz maruz kalmamis kendine güvenen, basardiklariyla övünen bir toplumun öyküsü.